Afganistan’da Yaşanan Son Gelişmeler
İmparatorlar mezarlığı lakabına sahip olan Afganistan, tarih boyunca Doğu ve Batı mücadelesine sahne olmuştur. 1839 yılında İngilizlerin işgaline maruz kalan ülke 1919 yılında bağımsızlığına kavuşmuştur. Ülkede 1973 yılında SSCB'nin müdahalesiyle kraliyet sona erdilirmiş, cumhuriyet ilan edilmiş, 1979 yılında ise Ruslar tarafından işgal edilmiştir. Rus işgali 1989 yılında Batı ve bazı Müslüman devletlerin destekleriyle Pakistan'da faaliyet gösteren Yedili Mücahitlerin amansız mücadelesiyle sona ermiştir. Söz konusu mücahit gruplar 1992 yılında son komünist yönetim olan Dr. Necibullah hükümetine son vererek İslam Devleti'ni ilan etmişlerdir. Ancak bu mücahitler kendi aralarında anlaşamayınca ülke bitmeyen bir iç savaşa sürüklenmiştir. Bunu fırsat bilen ABD ve NATO güçleri, terör bahanesiyle Afganistan'ı işgal etmiştir. Yirmi yıl süren mücade neticesinde Taliban, ABD ordusunu hezimete uğratmıştır.
Muhammed Fatih NURİSTANİ
16.10.2021 11:00
1.481 okunma
BİLİNDİĞİ üzere tarihte, Afganistan’ın ana omurgasını oluşturduğu Horasan bölgesinde bir çok güçlü İslam devleti (Timurlular, Selçuklular, Harzemşahlar, Gazneliler, Samanoğulları, Gorlular, Tahiriler, Babürlüler ve Abdaliler gibi) kurulmuştur. Bu bölgede en son büyük İslam devleti Ahmet Şah Abdali (Durrani) vasıtasıyla kurulmuştur. Bu devletin sınırları; Orta-Asya’nın bir kısmını, Afganistan’ın tümünü, Pakistan’ın tamamını, Hindistan’ın büyük bir kısmını ve İran’ın bir kısmını kapsamaktaydı. Abdali Hanedanlığı’nın zayıflaması ile Muhammed Zai Hanedanlığı kuruldu ve 1978 komünist darbesine kadar hakimiyeti devam etti. Abdali yönetiminden 1978’e kadar belli başlı olaylar ve sonrasını ele alacak olursak; Batılıların Hindistan istilası karşısında Hindistan müslümanları ile birlikte Afgan yöneticiler 1819’dan 1919’a kadar inişli çıkışlı bir şekilde cihadı sürdürdüler. 1919 yılında İngiltere yenilgisini kabul ederek mücahitlerle barış anlaşması imzaladı.
Barış anlaşmasından sonra Kral Emanullah dönemi başladı. 1919 ile 1929 yılları arasında diktatör ve halkın istekleri aleyhine olan, İslam karşıtı, reformist, batı taklitçisi Kral Emanullah yönetimi Afgan halkına dayatıldı. Ancak mücahit Habibullah Hadimüİslam vel Müslimin tarafından bu rejim yıkıldı. Bu yönetim 9 ay sürdü. 1930’da bu mücahit lider, batıcı ve kısmen muhafazakar Nadirşah tarafından ihanetle şehit edildi. Nadirşahtan sonra gelen Zahirşah ise kısmen İslami kanunlar uygulayarak halkı kandırmaya devam etmiştir. Ancak müslüman mücahitler bu rejimlere karşı da çeşitli yollarla direnişe devam ettiler. 1963’te ilk kapsamlı ulema hareketi Zahirşah’a karşı Kabil merkezinde bulunan Pulihişti Camii’nde başladı.
Zahirşah’a batı ve doğuya karşı verdiği tavizleri geri alması ve şeriatı gerçek anlamda uygulaması için ultimatom verildi. Zahirşah önce kabul eder göründü ve sonrasında bu harekatı çok sert bir şekilde bastırdı. Bu olaylardan sonra iki sene süresince Kabil halkı protestolarına devam etti. Ancak bu protestolar netice vermeyince üniversite gençlerinin öncülüğünde yeraltı teşkilatı kurularak tüm afgan halkını kapsayan çalışmalara girildi. Yer yer okullarda Batı, Rusya ve Çin tarafından desteklenen kesimlerle çatışmalara girildi. ١٩٧2’ye gelindiğinde, İslami hareket ülke çapında ilçelere kadar örgütlenmişti. Zahirşah döneminde başbakanlık da yapmış olan eski general Davud Han Rus işbirlikçileri ile beraber darbe ile yönetimi ele geçirdi. Cevanani Müslüman teşkilatını kuran Afgan halkı içinden çıkan yüksek tahsilli ekip ve mollalar bu rejime karşı silahlı kıyama başladılar ancak başarılı olamadılar. Bir kısmı şehit, bir kısmı mahpus, bir kısmı da civar ülkelere muhacir oldular. Davud Han’a karşı silahlı cihat zirveye ulaşırken, mücahitlerin başarısını engellemek için 1978 yılında Ruscu komünist darbe gerçekleşti. Mahalli ulema fetvalarıyla Nefiri-am (genel seferberlik) ilan edildi.
Afgan halkı mücahitlerle birlikte bu genel seferberliğe katıldı. 1979’da mücahitler komünist yönetimi yıkmak üzereyken Rus fiili işgali gerçekleşti. Afgan mücahitleri dünya müslümanlarıyla birlikte Sovyetler Birliği’ne karşı büyük bir direnişi üstlendiler. Asrın Cihad’ı diye bilinen ve Sovyetler Birliği’nin yok olmasını sağlayan bu cihat karşısında Sovyet İşgal güçlerinin baş komutanı olan Gromov 1989 yılında Afgan sınırını geçerken “Bizim gelişimiz yanlıştı” itirafında bulundu. Sonrasında Gorbaçov da bu savaşı kaybettiklerini açıkladı. Rusya’nın Afganistan’dan çekilmesi sonrası yönetim, Rusçu kukla Nacibullah rejimine bırakıldı. Nacibullah, batı ve doğunun tüm yardımlarına rağmen mücahitler karşısında direnemeyerek yıkıldı. 1992’de mücahitler fethi mubin ile Kabil’e girdiler. Ancak Ahmed Şah Mesud’un grubu ve mücahitlerden bir kesim sol tandanslı gruplarla işbirliği yaparak bu büyük zaferin iç savaşla sonuçlanmasına sebep oldu. Bu ittifaka karşı mücahitlerin büyük bir kısmı Hikmetyar ve Mevlevi Halis önderliğinde direnişe devam etti. 1994’e kadar iç savaş görünümünü alan bu mücadele devam etti. 1994’te Taliban hareketi kuruldu ve bir çok mücahit grubunu da potasında eritti.
Arap mücahitler ve diğer yabancı mücahitlerin de Taliban’a katılması Hikmetyar tarafından tavsiye edildi. Böylece yeniden Şer-i nizam, 1994’te Kandahar’dan başlayarak 1996’da Kabil merkezli olarak kuruldu. 1996’dan 2001’e kadar Afganistan’ın yüzde ٩٥’inde istikrar sağlandı. İslamın güçlenmesinden korkan batılılar New York hadisesini (11 Eylül) bahane ederek Afganistan meşru Devlet’ine tecavüz ettiler. Bu kez yine batılı işgale karşı Hikmetyar ve Taliban cihat ilan ettiler. Savaşın seyrinin işgalcilerin kesin mağlubiyetine dönmesinin akabinde, nihayet ilk önce Hikmetyar ile sonra Taliban’la barış görüşmelerine başladılar. Amerika ve batılılar kazanamayacaklarını çoktan anlamışlardı. Bundan dolayı 2017 yılında Hikmetyar’la barış imzaladılar ama asla uygulamadılar. Taliban’la da Şubat 2020’de Katar’ın başkenti Doha’da barış anlaşması imzaladılar ama oyalama taktiklerine devam ettiler. Zafer 2021 yılında Afganistan’ın başkenti Kabil’in alınmasıyla taçlandırıldı. Taliban’ın Kabil’e girmesinden sonra peşpeşe aldıkları kararlar halka ve uluslararası alandaki oyunculara güven mesajları içermektedir. Taliban tarafından alınan ve Zebihullah Mücahid vasıtasıyla basın konferansı’nda açıklanan kararlar şu şekildedir;
1. Genel af ilan edilmesi,
2. Geçmiş rejim kadrolarının eski görevlerine devam etmesi,
3. Kadın haklarının şeriat çerçevesinde temin edilmesi,
4. Tüm hapishanelerin boşaltılması,
5. Basın özgürlüğüne şeriat çerçevesinde izin verilmesi,
6. Tüm komşular, bölge ülkeleri ve diğer ülkelerle uluslararası teamül ve karşılıklı saygı çerçevesinde iyi ilişkilerin temini,
7. Zulüm ve fesada karışmamış eski kadrolar, mücahitler ve Taliban tarafından geniş tabanlı yönetimin tesis edilmesi,
8. Şu ana kadar uluslararası alanda verilen sözlerin karşılıklı olarak yerine getirilmesi.
9. Savaşın bittiği ve ülke çapında tüm halkın can, mal, kişilik vesair haklarının güvence altına alınması,
10. Hiçkimseden intikam alınmayacağı ve hiçkimseye ülke içinde düşman gözüyle bakılmayacağı,
11. Hiçkimsenin evine zorunlu şartlar oluşmadan girilmeyeceği,
12. Kendilerinin ülke halkına hizmet için geldikleri ve iktidarın Allah tarafından kendilerine imtihan olarak verildiği beyan edilmiştir.
Bu genel bilgiler çerçevesinde diyebiliriz ki Afganistan’da beklenen İslami yükseliş sağlam adımlarla ilerlemektedir. Geniş tabanlı hükumet kurulması için Kabil’deki Taliban heyeti ile mücahit lider Hikmetyar, eski Cumhurbaşkanı Karzai ve milli barış komisyonu başkanı Dr. Abdullah Abdullah’la görüşmeler başlamıştır. Öte yandan Taliban’ın Katar heyetinin başında olan Molla Abdulghani Birader ve heyeti Kabil’e gelmek ve görüşmelere katılmak üzere Katar’dan Kandahar’a gelmiştir. Oradan da yakın zamanda Kabil’e geleceklerdir. Kabil’e ulaşmalarıyla yeni yönetimin adı, bayrağı, anayasası ve hükümet üyelerinin tesbiti ve tertibi başlayacaktır. Şu anda savaş bitmiştir. Geçmiş rejim döneminde günlük ortalama 200 yaralı ve ölü raporları verilirken, özellikle Kabil’in fethedilmesinin akabinde son 4 günde hastanelere şiddet kaynaklı ölü ve yaralı girişi yapılmamıştır. İlk gün yönetim boşluğundan istifade ederek bazı adli suçlara karışan ve kendilerini Taliban’a mensupmuş gibi lanse eden 200 civarında kişi yakalanmıştır.
Halkın huzur ve güvenini bozacak yersiz silah atışı da yasaklanmıştır. Ülke dışı duruma gelince; Türkiye, Pakistan, Çin, Rusya ve İran Taliban ile ilişkilerini devam ettireceklerini deklare etmişlerdir. Avrupa ve Amerika’dan da karşı ses çıkmamaktadır. Bir bekleyiş, yeni duruma göre pozisyon alma ve şaşkınlıklarını atma çabaları sürmektedir. Almanya durum değerlendirmesinde yanıldıklarını merkez ağzıyla itiraf etmiştir. İngiltere yönetimi şaşkınlık içinde olduklarını açıklamıştır. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden kendi hatalarını kuklalarına yükleme çabası içerisine girmiştir. Sonuç;
Bu zafer İslam aleminin bir zaferidir.
48 ülkeden oluşan koalisyon güçlerinin ve destekçisi olan 22 ülkenin işgal ve engellemelerine rağmen 20 sene süren mücadele sonucu, Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat Afganistan yönetimi kurulmuştur ve Afgan halkı özgürlüğüne kavuşmuştur.
Bu zafer maneviyatın maddiyata karşı zaferidir.
Bu zafer sancılı dünya sorunlarının İslam ile çözülebileceğinin yeni bir örneğidir.
Bu zafer, yakın gelecekte İslam aleminin dünya çapında kendi haklarını savunabileceği ortamın oluşması için önemli bir kilometre taşıdır.
Bu zafer; seçimle gelen Cezayir, Mısır, Tunus ve darbeyle gelen Sudan (Ömer el-Beşir), Pakistan (Ziya-ül Hak) deneyimlerinin sonuçsuzluğu karşısında başarılı bir örnek olmaya adaydır.
Bu zafer; İslam alemine karşı sinsi bir saldırı olarak geliştirilen İslamofobi, dinler arası diyalog, Seküler İslam çabalarını tarih çöplüğüne atmıştır.
Sahte ilahların diz çöktüğü ve uşaklarının kaçıştığı bu dönem, bizden olan ama duruşuyla ve kalemiyle Talibanizm yaftacılığı yapanların pişman olma ve özür dileme zamanıdır.
Ebu Davud’da geçen bir hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur;
Sevban radıyallahu anh rivayet ediyor; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Diğer milletlerin, yiyicilerin yemek kazanlarının (diğer rivayette “bir yemek kazanı”) etrafında toplanmaları gibi, her taraftan üzerinize üşüşmesi yakındır.” Bizler dedik ki; “(Ey Allah’ın Rasûlü!) (Bizler) o gün az sayıda mı olacağız?” Buyurdu ki;
(Hayır) (bilakis) sizler (onlardan daha) çok (sayıda) olacaksınız. Lakin (sizler) selin sürüklediği çerçöp gibi olacaksınız. Düşmanlarınızın kalplerinden size karşı hissettikleri korku alınacak (diğer rivayette “Allah, düşmanlarınızın göğüslerinden size karşı korkuyu kaldıracak”), ve (Allah kalbinize ‘vehen’ atacak) (diğer rivayette kalpleriniz veheni tanıyacak.)” Dediler ki;
(Ey Allah’ın Rasûlü!) Vehen nedir?” Buyurdu ki;
“Dünya sevgisi ve ölümden (bir rivayette “ahiretten”) hoşlanmamaktır.”
"Allah, içinizden inanıp yararlı iş işleyenlere, onlardan öncekileri halef kıldığı gibi, onları da yeryüzüne halef kılacağına, onlar için beğendiği dini temelli yerleştireceğine, korkularını güvene çevireceğine dair söz vermiştir. Çünkü onlar Bana kulluk eder, hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Bundan sonra inkar eden kimseler, işte onlar artık yoldan çıkmış olanlardır." (Nur Suresi 55. Ayet-i Kerime)
"Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur; eğer sizi yardımsız bırakıverirse, O’ndan başka size yardım edecek kimdir? İnananlar yalnız Allah’a güvensinler." (Al-i İmran Suresi, 160. Ayet-i Kerime)
Son yaşanan gelişmeler ışığında, bu ayet ve hadisler üzerine düşünmek lazımdır.
...
Yorum Ekle
Adınız :
Başlık : Yorumunuz :
Dikkat! Suç teşkiledecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Muhammed Fatih NURİSTANİ
DİĞER YAZILARI
YAZARLAR
...
...