Misak Dergisinin 336. Sayısı Çıktı
CEMİYET hâlinde yaşayan insanların; siyasi, iktisadi, hukuki ve ahlâki hükümlere ihtiyaçları vardır. Nazari plânda başta devlet olmak üzere, bütün siyasi müesseselerin ‘insanların ortak ihtiyaçlarını karşılamak için’ inşâa edildiklerini söylemek mümkündür. Siyaset uzmanları devleti; “aynı ülkenin vatandaşı olan insanların ortak ihtiyaçlarını karşılayan ve insanlığa hizmet eden hukuki-siyasi bir kurum” olarak tarif etmişlerdir. Yaygın olan anlayışa göre devlet: “Sınırları malûm bir ülkeye sahip olan, belirli anayasal düzeni bulunan ve teşkilâtlı millet topluluğunu meydana getiren siyâsi/hukuki bir kurumdur.” Bu tarifin, genel kültüre uygun olduğunu söylemek mümkündür. Ancak doğru olduğunu isbat etmek kolay değildir. Sınırları malûm bir ülkede egemen olmak ve anayasal (hukuki) düzeni sağlamak gibi unsurlar, devletin “olmazsa olmaz” şartıdır. Ancak günümüzde BM üyesi olan bazı devletlerin, insanlığa hizmet ettiklerini ve varlık sebebine bağlı kaldıklarını söylemek mümkün değildir. Devlet adamları, filozoflar ve politikacılar tarafından kurgulanan ‘resmi ideolojiler’ değiştirilmesi mümkün olmayan ‘sivil din’ gibi, insanlara dayatılmıştır. Kula kulluğu ön plãna çıkaran resmi ideolojilerin fitne ve fesadın yayılmasına vesile oldukları görülmektedir.